Nefsin Mertebeleri
Tasavvuf yolu zorlu¸ uzun soluklu ve herkesin güç yetiremeyeceği kemâl yolculuğudur. Dolayısıyla herkes sûfîlerin çektiği cevri çekemez. Sûfîlerin tâlip olduğu rızâ lokmasını herkes hazmedemez. Tasavvufî tecrübenin içselleştirilmesi öncelikle nefis terbiyesine bağlıdır. Bir mürşid-i kâmilin gözetiminde katedilmesi gereken nefis terbiyesi ciddî ve onurlu bir mücâdeledir.
Riyâzet ve mücâhede eğitimi seyr u sülûkun başından sonuna kadar devam eden çetin bir mücâdeledir. Bilhassa nefsânî tarîkatlarda benimsenen atvâr-ı seb’a uygulamasıyla nefsin kazanması gereken olgunluk süreci her bir mertebede farklı sorumluluk sürecini gerektirmektedir. Biz bu makalemizde seyr u sülûk eğitimindeki tezkiye-yi nefsin yedi mertebesini ele almak istiyoruz:
1. Nefs-i Emmâre: Sürekli kötülüğü emreden nefis anlamındadır. Kur’ân’daki “Hiç şüphesiz nefis daima kötülüğü emredicidir.”1 âyet-i kerîmesi bu mertebeye işaret olarak görülmüştür. Nefis terbiyesinden geçmemiş olanların ve seyr ü sülûka yeni başlamış olan sâlikin nefsinin bu özellikte olduğu kabul edilir.
Bu aşamadaki nefis sürekli olarak hayvânî ve şehevî doğasına uygun şeyleri ister. Hevâsına fazlaca düşkündür. Yaptığı kötülükleri tabîî görür¸ pişmanlık duymaz. Bu aşamadaki sâlik¸ nefse muhâlefet temrinleri yapar. Şeyhinin bildirdiği şartları yerine getirir. Tevbe¸ istiğfâr ile birlikte “lâ ilâhe illallah” zikrine mürşidinin belirlediği sayıda devam eder.
Nefs-i emmâre mertebesindeki sâlikin seyri “ilallah” âlemi “şehâdet”¸ hâli zevk¸ mahalli “sadr”¸ vâridi “şerîat”¸ şâhidi “tevhîd-i ef’âl”¸ nuru “mavi”dir. Tevhîd kalbe tesir edince mürşidin denetiminde emmâre aşamasını aşan sâlik ikinci mertebeye geçer.
Yazı: somuncubaba.net
Resim: kevser.com.tr